11 Şubat 2012 Cumartesi

ÖFKE

       Et yemek sadece et yemek değil, hayvanları kimsenin savunamayacağı veya anlayamayacağı ölçülerde öldürmektir.Çelik kıskaçların gölgesinde korkudan titrerken, kalpleri gümbür gümbür atar, ciğerleri isyan ederken, walkmanlerinden heavy metal dinleyip dans eden ve genelde, her tür ve boydaki ve ustura keskinliğindeki bıçakları ve kasaturalarıyla tek darbede işi bitiremeyen kasaplar tarafından boğazları kesilen, dilimlenen, deşilen kimi diri diri haşlanan zararsız ve masum hayvanların öldürülmesi. Akla ziyan şartlar, derin ve kederli pis kan gölleri, harcanan hayatlar, yığınlarca dayanılmaz acı ve zulüm, klimalı marketlerde ve sıhhi korumalı et vitrinlerinde yiter ve şık parfüm şişeleri ve zarif kutularda yokluğa erişir. Ve böylece, etrafı  acı çeken ruhların yokluğu, unutuluşuyla kuşatılmış, çevre protokolleriyle , bilimse önderliğiyle böbürlenen insanlık cehennemi tercih edilecek bir yere dönüştürür.
       Buyursun hayvan eti yeme savunucusu, savunduğu şeyin uygunluğu için kararı bizzat verdirecek deneyi gerçekleştirsin... Canlı bir koyunu kendi dişleriyle parçalasın, kafasını iç organlarına gömsün, susuzluğunu sıcak kanla gidersin; bu korkunç işi yaptığında doğasının karşı konulmaz içgüdüsü muhakemesine karşı ayaklandığı zaman da, ‘ doğa beni  bu iş için yarattı’ desin. İşte ozaman, sadece o zaman haklı çıkacaktır.

MİCHAEL TOBİAS (öfke kitabından alıntı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder