Gözden kaybolma olarak güç istenci
‘’Foucault, Baudrillard ve diğerleri ‘’ gözden
kaybolma’’nın çeşitli biçimlerini etraflıca tartışmıştı. Bense burada TAZ’ın
bir bakıma gözden kaybolma taktiği olduğunu öne sürmek istiyorum. Teorisyenler
Toplum’u gözden kayboluşundan bahsettiklerinde kastetikleri kısmen ‘’ Toplumsal
devrimin ‘’ imkansızlığı ve kısmen de ‘’Devlet’’in imkansızlığıdır – iktidarın
dipsiz kuyusu, iktidar söyleminin sonu. Bu durumda anarşist soru şu olmalı :
neden tüm anlamını yitirmiş ve katıksız simülasyon haline gelmiş bir iktidara
karşı koyma zahmetine girelim ki? Böyle karşı koyuşlar ancak tüm silah
fabrikaları ve hapisanelerin anahtarlarını almış olanların tehlikeli spazmıyla
sonuçlanacaktır. ‘’
‘’Benim okumamda,
gözden kayboluş bizim çağımız için son derece mantıklı bir radikal seçenek
olarak görülüyor, radikal projenin felaketi ya da ölümlü olarak değil. Teorinin
marazi, ölüm kaçkını nihilist yorumundansa benim okumam onun içinden daima
süregelen ‘’gündelik hayatın devrimi’’ için faydalı stratejiler kazıp çıkarmayı
amaçlıyor: politik ya da toplumsal devrimin en son fiyaskosuyla bile sekteye
uğrayamayacak bir mücadele çünkü dünyanın sona ermesinden başka hiç bir şey ne
gündelik hayata ne bizim iyi şeylere, olağanüstüne duyduğumuz özleme son
veremez. Ve Nietzche’nin de dediği gibi, dünya sona erebilecek olsa mantıki
olarak bu olmuş olmalıydı; olmadığına göre olmuyor demektir.’’
‘’Zerzan ve Black
birbirinden bağımsız olarak çeşitli ‘’ret öğretileri’’ne değindiler ki bunlar
bir şekilde kısmen bilinçli ama kısmende bilinçsiz bir biçimde herhangi bir
solcu ya da anarşist fikirden kat be kat daha fazla tesiri olarak radikal bir
gözden kayboluş kültürünün emarleri olarak görülebilir. Bu jestler kurumlara
karşı yapılmıştır bu bakımdan olumsuzdurlar. Yine de her jest kurumu
reddetmekle kalmayıp onun yerini alacak ‘’olumlu’’ bir taktik de önerebilir.
‘’eğitime karşı
olumsuz jest’’
‘’politikaya
karşı olumsuz jest’’
‘’çalışmaya karşı
olumsuz jest’’
‘’Peki sanatı
reddi nasıl olacak? ‘’olumsuz jesti bir ‘’sanat grevi’’ nin aptalca
nihilizminde ya da meşhur bir tablonun tahrifinde aramak beyhude – bakacağımız
yer daha sanat sözünü duyar duymaz pek çok insanın tüylerini diken diken eden
evrensel düzeyde bir can sıkıntısıdır. Ücretli olamayan, kendini tarihten ve
hatta piyasadan azade kılabilen bir estetiği düşlemek mümkün mü? Ya da hiç
değilse buna meyleden? ‘’
‘’Kaos bilimi’’
tüm dil ve anlatım sistemi tertiplerinden daimi olarak bir kaybolan
mevcudiyetin izlerini sürer; ele avuca sığmayan bir mevcudiyet, fani, latif –
kültürel genlerin kaotik bir biçimde yeni ve kendiliğinden düzenler oluşturarak
etrafında vuku bulduğu Tuhaf Çekici. Burada kaos ve düzen arasındaki hudutta,
sınır çizgisinde,, sistemin çöküşünün aydınlanmaya tekabül edebileceği ‘’afet’’
bölgesinde yer alan bir estetiğe sahibiz. ‘’
‘’Sanatçının
gözden kayboluşu Situasyonist ifade ile ‘’ sanatın bastırılması ve
gerçekleştirilmesi’’dir. Ve hiç yeniden görüldük ve duyulduk mu ki? Croatan’a
gidiyoruz – peki akıbetimiz ne olacak ? Tüm sanatımız tarihe bir veda notundan
ibaret- ‘’Croatan’a gittik’’ –
Hakim Bey -
Geçici Otonom Bölge - Ontolojik anarşi - Şiirsel Terörizm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder