Öfke – Michael Tobias
Acıyı hissetmek için kurban olmak gerekmez… “Parlak bir
anlatım, gerçek bir sayfa çevirtici. Michael Tobias işe, acıyı hissetmek için
illa kurban olmanın gerekmediğini anlatarak koyuluyor. Ayrıntılar, duygular,
heyecan, hırs ve yakıcı intikam ateşi. Evet, intikam… bedel ödetme… Hayvan
tacizcilerinin 1984’ü…” Keith Mann, ALF (Hayvan Özgürlüğü Cephesi) eylemcisi.
Halen, “terörist” eylemlerde bulunmak suçuyla hapistedir.
Geleneksel
toplumların insan ve doğa arasında kurmayı başardığı uyum, aydınlanma
sonrasında insanın egemen olduğu ve diğer bütün canlıların onun için varolduğu
inancıyla bütünleşen büyük ve karmaşık bir hiyerarşi zinciri yarattı.
Geleneksel toplum üyeleri doğaya müdahaleyi en aza indirgeyip, bütün canlı
türleri ile akraba olduğu varsayımdan yola çıkarak, hem kendini hem de doğanın
bütün görünüşlerini yüceltmeye uğraşıp, büyülü bir dünya yaratma telaşına
girerken, modern insan, doğanın büyüsünü bozup, kendi dışındaki her şeyi
işlevsel ve akılcı bir bakış açısının yarattığı korkunç bir ideoloji ile
bütünleştirdi. Bu ideolojinin merkezinde insan vardı ve o insan doğanın hakimi,
kendi dışındaki tüm türlerin efendisi, yaratan ve yok eden kötü ruhlu bir
tanrıydı. Aslında doğanın denetim altına alınması aynı zamanda insanın da denetim
altına alınması anlamına geliyordu ki; bugünkü insan trajedisinin kökeninde de
aynı ideolojinin izlerinin bulunduğunu görmek için fazla çaba harcamaya gerek
yoktu. Bu nedenle çağdaş devrimci akımlar, siyasetçiler ve benzerleri
önemsemese de, doğanın zincirlerinden kurtulması, insanın özgürleştirilmesi
mücadelesinin de bir bileşeni olduğu artık kuşku götürmez bir gerçek olarak
karşımızda durmaktaydı.
Daha fazla…Modern
insanın bu trajedisi, onu yozlaştıran, alçaltan, kimliksizleştirip, kendi
doğasından kopmasına neden olan büyük bir yıkımında başlangıcıdır. Bu nedenle
Modern insan alçaktır ama alçak doğduğu için değil, alçalmadan yaşama şansını
yitirdiği için bu böyledir. O kadar yozlaşmıştır ki, doğanın karşısına çıplak
elle çıkmaya cesaret edemediğini haykırmak yerine o, doğayı fethetme adına,
silahlarıyla donanmış büyük ve haşin bir orduyu salar yağmur ormanlarına. O
kadar gaddardır ki, sadece bitip tükenmez açlığı bastırma sevdasına bütün bir
sığır türünün tüm bireylerini bir ahıra kapatıp, birer idam mahkumu gibi,
tümünü kılıçtan geçirme işini sadece bir zaman sorununa indirgeyebilir. Tüm
hayvanların yumurtalarını çalan, bütün balık türlerini tüketen odur. Ağaçları
kesen, kesecek ağaç bulamayınca plastiği üreten odur. Atmosferi zehirleyen,
ozonu delen, utanmazca yeni felaketleri hazırlamak için, yeni buluşlar peşinden
koşan odur. Binlerce fareyi, binlerce maymunu deneylerinde birer canavara
çeviren onun kültürüdür. “Vahşi” olduğu için köpekbalıklarını öldüren,
timsahların derisinden ayakkabı yapmayı düşleyen onun uygarlığıdır. Ondan başka
hiçbir canlı, balinaların ya da fokların yağlarını depolamayı düşünmez. Onun
dışında hiçbir tür hayvanları yararlı ve zararlı diye ayırmayı beceremez. Onun
dışında hiçbir canlı, bir başkasını evcilleştirip, kendi hizmetinde kullanmayı
planlayamaz. Onun uygarlığı dışında hiçbir şey, atmosferi kirletip, ardından
hijyen dolu steril bir mekan tasarlayamaz. Modern çağ kibirli olmanın erdem,
alçak gönüllüğün sefalet, egemenliğin kutsal kabul edildiği karanlık bir
uygarlık yaratmıştır.
İşte tüm bu
nedenlerle akılcılık da iflas etmiştir. Çağdaş insani yıkımın önüne akılcı
yöntemlerle çıkmanın olanaksızlığı ve hepsinden önemlisi insan olarak
varolabilmek için, önce insanı kutsayan bu uygarlıkla hesaplaşılması
zorunluluğu, öfkeden ve cesaretten yoğrulmuş yeni bir umut arayışını da
beraberinde getirmektedir.
Öfke adıyla
Versus Kitap’tan yayımlanan roman bu umut arayışının felsefesi üzerine
kurulmuştur. Hayvan Hakları Mücadelesini; zavallı, acı çeken canlılara yardım
edebilme mücadelesi kolaycılığından çıkaran, hayvanların özgürleşebilmesinin,
insanın özgürleşme mücadelesi ile yan yana sürdürülmesi gerektiğini savunan
yazar, kurbanın acısını anlayabilmek için kurban olmanın gerekmediğini, ya da
başka bir deyişle acı çeken ezilen, bir tek canlının varolduğu koşulda insan
dahil hiçbir canlı türünün asla özgür olamayacağını anlatmaya uğraşmaktadır.
Kitap, eğer özgürlük için umut var olmaya devam edecekse; çağımızda öfke
duymanın ve cesaret göstermenin varoluşun neredeyse tek biçimi olarak kaldığını
anımsatmaktadır. Aynı yayınevinden daha önce çıkan Suptopia romanındaki
kahramanların modern toplumun karşısından neredeyse klişeleşmiş yalnızlıkları
ve çaresizliklerine karşı, Öfke tek başına olsa dahi her bireyin sorumluluğu
olduğunu, o sorumluluğun da insan olabilmek için elimizde kalan son şans
olduğunu hissettirmektedir.
“Kim
adaletsizliğe isyan etmez? Ya da kim, tüm pislikleri birden temizleme hayali
kurmaz? Kurbanların siyah veya beyaz, masum çocuklar, savunmasız hayvanlar veya
ormanlar olması fark eder mi? Michael Tobias, tüm bu umarsız düşünceleri hayata
geçiriyor, ahlâkı serüvenle, eylemi öfkeyle harmanlıyor ve ortaya yürekten
kopmuş, bilgelikle yoğrulmuş dehşetli bir hikâye çıkarıyor. Bazı kişi ve
kurumlar, ÖFKE’nin gerçek hayatta yer bulup bulamayacağını düşünerek
uykularından olmalı.” Ingrid E. Newkirk, PETA (Hayvanlara Ahlâki Muamele için
Mücadele Edenler) başkanı.“Öfke, bize, nedensiz ve sonunu düşünmeden hareket
etme eğilimlerimizi hatırlatıyor. Bize kutsalla küfür arasındaki köprüyü
aşırtıyor, yaşamın doğasını ve şefkatin önemiyle gerekliliğini derinden fark
ettiriyor. Michael Tobias, bizi kendimizle yüzleştiriyor.” Steven Seagal,
oyuncu, yönetmen, yapımcı.
“Bu aşırı kişisel
anlatı, insanların, insan olmayan yaratıklar üzerindeki sürgit taciziyle
hesaplaşan hem cüretkâr, hem de rahatsız edici bir yolculuk… Türünün en
tartışma hak eden örneği ve mutlaka okunmalı. Tüm bu zor konularda belli bir
aydınlık yaratacağına eminim.” Marc Bekoff, Colorado Üniversitesi Organizmik
Biyoloji Profesörü ve Hayvan Hakları Ansiklopedisi (1998) editörü.
“Cinayet, saldırı
ve gizem; hepsi hayvan hakları konusu içinde! Mümkün değil mi, diyorsunuz? Bu
kitabı okuyun.” William Shatner, Oyuncu.
…umudun iki güzel
kızı var: öfke ve cesaret
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder