16 Ekim 2011 Pazar

Nathan Bond - Psikiyatri


Nathan Bond

Psikiyatri kurumunun para kazanma ve (aslında bir çeşit mental hastalık olan) sosyal hiyerarşiyi sürdürme mitiyle, kurumsal hayvan istismarı  ve bir çok insan grubunun baskı altına alınması arasındaki bağlantıları düşünürken bir çok şey keşfedilmeli:

1- psikiyatri ve hayvanların işkence görmesi

2-  psikiyatri ve insanların baskı altına alınması

3- ve bu bilgiyle ne yapılması gerektiği.

ABD’de hayvan deneylerinde  ilaç kullanılması zorunludur, preklinik deneylere tabi tutulan bir çok ilaç insanlar üzerinde denenmiyor ya da ABD Tarım Bakanlığı tarafından değerlendirilmiyor bile. Hata yok: piyasadaki her ilaç ya da piyasaya psikiyatrik amaçlara hizmet etmesi için sürülmesi beklenen her ilaç laboratuar hayvanlarını zehirliyor.

Ayrıca, pürneşe J. David “Kaşlar” Jentsch tarafından ortaya konulduğu gibi deneyler genelde hayvanlara işkence etmenin bu hayvanlara fizyolojik olarak ne yaptığını gözlemlemek amacıyla gerçekleştiriliyorlar. Bunun sonucu olarak yeni ilaçlar geliştirilebilir, ve bu da doğal olarak daha çok hayvan deneyi yapılması anlamına gelir.



Hayvan deneylerinin manasızlığına değinilmeyecek bu yazıda. Hiçkimsenin bu tür deneylerin ne türden dehşetlere sebep olduğunu anlamak için video kayıtlara ihtiyacı yok; çünkü elimizde Jentsch’in yazıları var: “psikostimulant bağımlılıktaki bozukluklar: primatlar üzerinde yürütülen deneylerden elde edilen kanıtlar…”,”farelerde şizofreni bağlantılı fenotiplere sebep oluyor”, vb.



İlaçların yeterliliğinin sorguya açık olduğuna ve hasta için son derece tehlike olma potansiyeli taşıdığına lütfen dikkat edin. İlaç şirketleri (doğayı yok edenlere yardım eden aynı şirketler) bu süreçte büyük rol oynuyor;  ama tarihteki en büyük pazarlamacılar olmasaydı herhalde bu kadar başarılı olamazlardı: yani psikiyatristler. Onların bu yeteneğinin kanıtı ise 2008 yılında en çok para kazanan 19 ilaç şirketinin kombine gelirinde görülebilir: 497 milyar dolardan fazla bir rakam söz konusu.

Son noktadan itibaren bakarsak, insanların rızası olmaksızın onlar üzerinde deneyler yapacak denli mutlu psikiyatristlerin tarih boyunca hiç eksik olmadığını görüyoruz; meselâ MKULTRA takımını örnek verebiliriz.

Psikiyatri ve ırkçılık arasındaki ilişki kanıtlanmıştır, ayrıca cinsel istismar (elbette kadınların nesneleştirilmesi), sınıf ayrımcılığı ve diğerleri arasında da bu ilişki kanıtlanmıştır. Tabii dünyanın her yerindeki hastanelerde bulunan psikiyatrik tutuklular için de geçerli bu durum, sosyal normlara karşı geldikleri ve pek de optimal sayılmayacak bu sistemin ağırlığını fazla taşıdıkları için sessizce hakkında hüküm verilenler de dahil. Zamanında psikiyatrik hastanelere yatırılmış (ve zor kullanarak yapıldığı da kesindir: elinizdeki seçenekler, “ya kağıdı imzalarsınız ya da kendi adınıza karar veremeyeceğinizi bizim ilan ederiz” şeklindedir )bir ergen olarak, burjuva piskiyatristlerin ve ortaklarının iktidar ve güçlerini istismar ettiklerini kendi gözlerimle gördüm; bu yüzden bu kısa yazıda sunduğum bilgilerin hiç birisi ilk öğrendiğimde beni şaşırtmadı. Psikiyatrik koğuşlar hapisaneden daha azı değildir asla; psikiyatristler hakim, savcı ve jüridir. Eğer Avrupalı değilseniz, kadınsanız, işçiyseniz ya da  çocuksanız, ya da bu sevimli toplumumuzun sizi ezmeyi deneyeceği başka bir pozisyondaysanız siz tutuklanmayı, zihin kontrol eden bağımlılık yapıcı ilaçları ve bunların daha ötesinde yer alan tahakkümleri arzu ettiğiniz sürece psikiyatri daima yanıbaşınızda olacaktır.

Var olan her kötülük için psikiyatriyi suçlamaya çalışmıyorum. Bu mesleği iyi niyetler güderek yapan insanlar var ya da nadiren ana akım psikiyatriyi reddeden ve kendi yollarını yürümeye çalışan pratisyenler de var. Para kazanmayı , elitist psikiyatri versiyonunu reddederek duygusal strese giren ve acı çeken insanlara gerçekten yardım edenlerin yürüdüğü yolu destekliyorum. Ancak görebileceğiniz gibi, psikiyatri insan ve hayvan sömürüsünün derinliklerine dek işlemiş durumda, ister devlet, isterse kapital, işkence, ırkçılık veya iktidarını sergilediği diğer araçlar aracılığıyla olsun psikiyatri insan ve hayvan sömürüsüne göbekten bağlı. Peki bundan sonra ne olacak? Ben yolu psikiyatride bir şekilde kesişen bütün tahakküm ve baskı çeşitlerini idrak etmenin önemli olduğuna inanıyorum, psikiyatrinin çöküşünün içinde yaşadığımız bu canavarca sistemin hayati önem taşıyan bir parçasının çökmesi olduğuna inanıyorum. Total özgürlük hareketini kurmaya yardımcı olabilmek için bir fikir öne sürüyorum, psikiyatriye karşı olan insanlarla, meselâ psikiyatriye rağmen hayatta kalabilenlerle bir araya gelebiliriz. Böyle yaparak, sadece psikiyatri tarafından değil başka şeyler tarafından da ezilen insan gruplarıyla bir araya gelebiliriz (mesela LGBT toplumu gibi), böylece toplumsal mücadeleler sprektrumu içerisinde bağlantılar kurma sürecine yardımcı olmuş oluruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder